neden olmak, yol açmak, davetiye çıkarmak, sebebiyet vermek
Örnek Cümle 1
These bacteria live in the human body but do not give rise to any symptoms. (Bu bakteriler insan vücudunda yaşarlar, ancak herhangi bir belirtiye sebebiyet vermezler.)
Örnek Cümle 2
The president’s absence has given rise to speculation about his health. (Cumhurbaşkanının yokluğu, sağlığı hakkında spekülasyona neden oldu.)