kapsamak, içermek, etrafını çevirmek, içine almak, kuşatmak
Örnek Cümle 1
Their albums encompass a wide range of music. (Albümleri geniş bir müzik yelpazesini içeriyor.)
Örnek Cümle 2
Students in colleges encompass a wide age range and exhibit very varying academic abilities and communication skills. (Üniversite öğrencileri geniş bir yaş aralığını kapsar ve çok çeşitli akademik yetenekler ve iletişim becerileri sergilerler.)