meydana/ortaya çıkarmak, gözler önüne sermek, göstermek, açıklamak, ifşa etmek
Örnek Cümle 1
One of the mysteries of the age is why people are so ready to reveal the most intimate secrets of their lives to television cameras. (Çağın gizemlerinden biri, insanların hayatlarının en gizli sırlarını televizyon kameralarına göstermeye neden bu kadar hazır olduklarıdır.)
Örnek Cümle 2
He may be prosecuted for revealing secrets about the security agency. (Güvenlik teşkilatı hakkındaki sırları ifşa etmekten yargılanabilir.)