1) engellemek, sekteye uğratmak, güçleştirmek, engel olmak
İSİM
2) kapaklı büyük sepet
Örnek Cümle 1
Experts say a lack of funds is hampering the fight against bird flu in Asian countries such as Indonesia, where a fifth victim died on Monday. (Uzmanlar, beşinci kurbanın Pazartesi günü öldüğü Endonezya gibi Asya ülkelerinde, kaynak yetersizliğinin kuş gribine karşı savaşı engellediğini söylüyorlar.)
Örnek Cümle 2
We need to buy a new picnic hamper. (Yeni bir piknik sepeti almamız gerekiyor.)