güçlendirmek, desteklemek, daha güçlü hâle getirmek, pekiştirmek
Örnek Cümle 1
US defence secretary said the military would reinforce its special forces in the country. (ABD savunma bakanı, ordunun ülkedeki özel kuvvetlerini güçlendireceğini söyledi.)
Örnek Cümle 2
The depictions on paper money and coins reinforce national icons and symbols. (Kağıt ve demir para üzerindeki tasvirler ulusal simgeleri ve sembolleri pekiştirir.)
