modası geçmiş, kullanılmayan, artık mevcut olmayan, tarihe karışmış
By the time you purchase your new laptop, it will be obsolete. (Yeni bilgisayarını alana kadar, modası geçecek.)
There were concerns that the machines and the equipment they carried were obsolete. (Taşıdıkları makinelerin ve donanımın eskimiş olduğuna dair endişeler vardı.)