önemli belgelerde tahrifat yapmak, değiştirmek, yanıltmak, oynama yapmak
Örnek Cümle 1
The charges against him include fraud, bribery, and falsifying business records. (Aleyhindeki suçlamalar arasında sahtekarlık, rüşvet ve iş kayıtları üzerinde oynamalar yer alıyor.)
Örnek Cümle 2
He says the growing commercialism in China has penetrated science, leading some researchers to falsify data or plagiarise others' work in order to gain fame or funding. (Çin'deki büyüyen ticari anlayışın bilime nüfuz ettiğini, bazı araştırmacıların veriyi yanlış yönlendirmelerine ya da başkalarının eserlerini şöhret ya da finansman elde etmek amacıyla çalmalarına yol açtığını söylüyor.)