... ile son bulmak/sonuçlanmak/neticelenmek, sonuca ulaşmak, doruğa ulaşmak
Örnek Cümle 1
His career culminated with the post of ambassador to NATO. (Kariyeri, NATO büyükelçiliği göreviyle sonuçlandı.)
Örnek Cümle 2
The music program culminates in concerts at the UK's finest concert halls. (Müzik programı, İngiltere'nin en iyi konser salonlarındaki konserlerle son buluyor.)